Taraklı ilçesi, Sakarya ilinin güneydoğusunda merkeze 65 km
uzaklıkta. İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlere yakınlığı ve termal
turizmin de etkisiyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri.
Bu
yazımızda Taraklıyı gezerken karşımıza çıkan Yunus Paşa Camii’den bahsedeceğiz.
Caminin diğerlerinden büyük bir farkı olmamakla beraber ilk görüşte beni
etkilemesiyle, içimde üzerine yazı yazma isteği doğdu. Zaten ne zamandır
camiler üzerine yazma fikri de aklımda olduğundan fırsat bu fırsattır diyerek
işe koyulayım dedim. Taraklı'nın en büyük tarihi yapısı olan caminin kim
tarafından ve ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmiyor fakat yöre halkının
anlattıklarından Yavuz Sultan Selim Ridaniye seferine giderken, Taraklı'da
kışlayan Vezir Yunus Paşa tarafından 1516 yılında Mimar Sinan’a yaptırıldığı
anlaşılmaktadır.
Cami, kesme taşlardan kare bir plan üzerine inşa edilmiş. Caminin
ön cephesindeki üç adet eyvan* dört adet mermer sütunla desteklenmiş. Ana giriş
kapısının üzerinde, Arapça olarak bir ayetin yazılı olduğunu görüyoruz.
Sonraki araştırmalarımda
kitabede Râd Süresi 24. Ayet bulunduğunu öğreniyorum:
“Sabrettiğinize karşılık size selam olsun!”.
Son cemaat yerinin** önündeki avluda ahşap çatılı mermer su
haznesinden oluşmuş bir şadırvan bulunmaktadır.
Caminin kuzeybatı köşesinde, kesme taş kaideli yuvarlak gövdeli tek şerefeli
minaresi bulunmaktadır. Sahanlık bölümünün, sol yanından caminin balkonuna
çıkılmaktadır. Alt kısımda 10 adet hücre biçiminde penceresi bulunmaktadır. Bu
pencerelere içten ahşap kapılar takılmış, üst kısımlarında ise 8 adet üstleri
kemer süslü ve renkli camlı pencereler vardır.
Cami,
kare planlı, üzeri kubbe ile örtülüdür. Kubbe, ongen bir kasnak üzerine oturur.
Son cemaat kubbeleri de sekizgen kasnaklıdır. Pencereler her duvara alt-üstlü
olarak ikişer adet açılmıştır. Pencereler, mihrabiye görevi görsün diye
kenarları mukarnaslı üçgen alınıklı bir niş içine alınmıştır.
Caminin
tamamı açık sarı kesme taştan yapılmış. Görünüş itibari ile ilk devir Osmanlı
camilerine benziyor. Duvar kalınlıkları 1,50 m. Cami, taşlar arasına harç ile
birlikte eritilmiş kurşun kullanılmış olması özelliğiyle dikkat çekiyor. Hatta
cami bu sebeple Kurşunlu Camii diye de anılıyor halk arasında.
Camiye
akustik özelliği vermek için dört köşesinde otuz iki küçük küp kullanılmış. Üç
kubbeli olan son cemaat yeri dört sütun üzerine oturtulmuş. Son cemaat kısmının
kubbeleri, 1957 Bolu depreminde yıkıldığı için 1961 yılında yeniden yapılmış.
1517 yılında Osmanlı
sadrazamlarından Yunus Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılan cami yakınında
bulunan hamamdan döşenen tesisatla buhar yöntemiyle alttan ısıtılmış. Alttan
ısıtma sisteminin bugün bile kullanılır vaziyette olduğu, fakat günümüzde hamam
faal olmadığı için ısıtma faaliyetini yerine getiremediği belirtiliyor.
Mimar Sinan, caminin taş bloklarını yerleştirirken, her iki
taşı ortalarından oyup demir çubuk yerleştirdikten sonra üzerine harçtan çok,
eritilmiş kurşun döktürmüş. Kare planlı, tek minareli, duvarı ince yontu küfeki
taşından inşa edilmiş cami, yapıldığından bu yana ibadete açık.
Caminin
içindeki tüm hat yazıları Taraklının merhum Hattat Hafız Saim ÖZEL tarafından
yazılmıştır.
Caminin sol yanında ve arka bahçesinde mezarlar vardır. Cami
hazinesinde bulunan Osmanlı Dönemi mezarlarının dördü dışında diğerlerinin
tamamen yerleri kesin belli değildir. Hazirede iki asker, bir kadı ve Taraklı
eşrafından otuz yedi erkek, dokuz kadın olmak üzere toplam kırk dokuz mezar
bulunmaktadır.
*Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklularının cami ve
medreselerindeki üç yanı kapalı, avluya bakan yanı açık, üstü tonozla örtülmüş,
yerden yüksekçe zeminli yer.
Kaynak:
http://www.lafsozluk.com/2012/12/eyvan-nedir-ne-demektir.html
**Son Cemaat Yeri, büyük
camilerde camiye bitişik revaklı yerdir. Bu yerin bir tarafı (avlu tarafı)
açıktır. Avludaki cemaat yeri denilebilecek bu yer, avludan yüksek
bir platformdadır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Son_cemaat_yeri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder