Arkeoloji Müzesi
Gezimize Antik Havuz'un hemen yanında yer alan Arkeoloji Müzesinde devam ediyoruz. Roma döneminde bu müze hamam olarak kullanılıyormuş. Müze de Hierapolis kazılarından çıkan eserler bulunmakta. Ayrıca Tunç çağının en güzel örneklerini veren Beycesultan Höyüğünden elde edilen arkeolojik buluntular müzenin önemli bir bölümünü oluşturmakta.
Müzenin Heykeller ve lahitler salonunda ayrıca gladyatör dövüşleri ve
boğa oyunları konulu kabartmalar vardır.
Müzeden çıkıp kuzeye doğru 400 m yürüyerek Hierapolis Antik Tiyatrosuna
ulaşıyorum.
Tiyatronun yapımı yaklaşık 150 yıl sürmüş ve en özgün Roma Tiyatrosu
olarak kayıtlara geçmiş. Sahneden 1 m yükseklikte seyircilerin oturma
basamakları yer aldığı için tiyatronun daha önce gladyatör dövüşlerine ev
sahipliği yaptığı düşünülüyor. Tiyatronun dikkat çeken özelliği ise
basamakların arasında yer alan kabartmalar. Bu kabartmalarda mitolojik konular
tasvir edilmiş.
Antik Tiyatrodan sonra Travertenleri görmeye yola koyuluyorum. 10 dk
kadar yürüdükten sonra muhteşem güzelliğe ulaşıyorum.
Ben Pazar günü gittim ve çok kalabalıktı. Eğer kalabalıktan
hoşlanmıyorsanız hafta içi gitmenizi öneririm.
Pamukkale, kaynak sularının kirecinden oluşmuş bir
tepedir.
Türkiye'nin en tanınmış doğa harikasıdır ve Denizli'dedir. Pamukkale 2700 metre uzunluğunda ve
yüksekliği 160 metredir. Parlak beyaz rengiyle Pamukkale'yi 20 km uzaklıktan
görmek mümkündür.
İşin özü, fırsatı olan herkes Pamukkale’yi bir kere görmeli, ben tekrar
gidip o suların içinde can atıp oynamak için kendimi zor tutuyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder