Gezimizin ilk durağı Bosna Hersek’in Başkenti olan Saraybosna’ya İstanbul Sabiha Gökçen havalimanından yaklaşık bir buçuk saatlik uçuşla ulaştık. Biz Nisan ayında gitmeyi tercih ettik ve çok memnun kaldık. Gezi boyunca hava şartları çok uygundu eğer sizde gitmeyi düşünüyorsanız bahar aylarını tercih etmenizi öneririz.
Biraz şehri tanıyalım.
Rivayet göre Fatih Balkanlarda sefere çıktığında dağlar arasında yemyeşil bir ova görüyor ve burası pek hoş, saray gibi ovaymış diyor. O günden beri Vrhbosna, Sarayova veya Sarajevo olarak anılmaya başlanıyor. Adı ne olursa olsun Bosna-Hersek’in dağlar arasına kurulmuş başkenti, tarih boyunca Doğu Avrupa’nın en önemli kentlerinden biri olmuş.
14. yüzyılda
Balkanların en güçlü devletlerinden olan Bosna-Hersek, 15. yüzyılda Osmanlı
İmparatorluğu tarafından fethediliyor ve yaklaşık 400 yıl sonra da
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yönetimine giriyor. Hatta Saraybosna
Avrupa’da elektrikli tramvay sisteminin ilk kullanıldığı şehir. Avusturyalılar,
Viyana öncesi ilk denemeleri şehirde yapıyorlar.
Ancak
ülkenin adının tarihte büyük harflerle geçtiği ilk an, Avusturya-Macaristan
veliahtı Franz Ferdinand ve karısının Saraybosna’da bir Sırp milliyetçisi
tarafından suikasta uğraması oluyor. Bu suikast sonucu 1. Dünya Savaşı başlıyor
ve bilindiği üzere dünya haritası yeniden şekilleniyor. Savaştan sonra
Yugoslavya Krallığı sınırlarına katılan Bosna-Hersek, 2. Dünya Savaşı sırasında
da Partizanların Nazilere karşı gösterdiği direnişe büyük katkı sağlıyor ve
savaşın bitmesiyle kurulan Yugoslavya Federal Demokratik Cumhuriyetinde yerini
alıyor.
Latin Köprüsü-1.Dünya Savaşını
başlatan Sırp Gavrilo Princip’in Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand ve eşini
öldürdüğü köprü.
Latin
köprüsü'nün hemen yanında Saraybosna Müzesi var, içeride bu suikast ile alakalı
görsel eşyalar sergileniyormuş ve Saraybosna tarihini yansıtan eserlerde
varmış. Biz müzeye giremedik ama siz giderseniz müzeye uğramayı unutmayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder