Şüphesiz Bosna Hersek denildiği zaman akla gelen ilk isim Alija İzzetbegoviç, Türkiye’deki lakabıyla Bilge Kraldır. İzzetbegoviç, Bosna-Hersek’in bağımsızlık sürecindeki en önemli siyasal ve askeri figür olmuştur.
Saraybosna’yı
gezerken bir sokağa girdiğinizde tipik bir Anadolu kasabasını geziyormuş
hissine kapılabilirsiniz yanındaki sokağa geçtiğinizde ise Macaristan veya
Avusturalya’da bir kentte bakımsız bir sokağa daldığınızı düşünebilirsiniz.
Gezilecek
yerlerin başında gelen Başçarşı Türk tipi geleneksel el sanatları dükkânları,
köfteciler,dönerciler, kuyumcular, kahvelerle dolu. Adeta Bursa’da veya
Safranbolu’da hissi veriyor. Bu küçük kentin sokaklarını keyifle dolaştık.
Saraybosna'nın sembolü haline gelen sebil 1753 yılında Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış. |
Bu
sokaklardan kaç kez geçtik hatırlamıyorum bile, her adımlamada farklı bir doku
farklı bir güzellik çıktı karşımıza.
Sokağın sonunda Saraybosna’nın en önemli turistik unsuru olan çeşmeyi
göreceksiniz. Rivayetlere göre kendisinden su içenlerin tekrardan şehre
geleceğine inanılmaktadır.
Başçarşıya
çok yakın olan Monica Han sokağında Bursa Bezistan bulunmaktadır. Bana bizim
kapalıçarşının ufak bir kopyasını anımsattı. İçerisinde çeşitli dükkanlar
bulunmakta özellikle Saraybosna’dan dostlarınıza, ailenize hediye götürmek
istiyorsanız muhakkak uğramalısınız.
1551 yılında Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. |
Bezistan |
Buradan
ayrılıp caddeye doğru çıkınca İstiklal caddesinin daha ufak görünümlüsü olan
Ferhadiye caddesine çıkıyoruz.. Genelde mağazalar, yürüyüş noktaları, cafeler
hep burada toplanmış.
Caddenin tam
ortasında dev bir katedral var. "İsa'nın Kalbi" adlı,
inşası 1889 yılında tamamlanmış olan Saraybosna Katolik Katedrali.
İsa'nın Kalbi Katedrali |
Bu
katedralin önü Saraybosna halkı için buluşma noktalarından biri ve çok
kalabalık. Genel olarak ardı ardına dizilmiş cafeler'de insanlar soluklanıyor,
içeceklerini içip sohbet ediyorlar.
Ferhadiye
caddesi boyunca ilerlediğimizde tam caddenin bitişinde Mareşal Tito caddesi ile
kesişen noktada bulunan kavşakta gerçekten önemli ve acı dolu yılları
hatırlatan bir anıt var. Saraybosna Sonsuz Ateş adındaki bu
anıt II.Dünya Savaşı'nda ölen sivil ve askerlerin anısına sonsuza dek yanacak
ateş düşüncesi ile yapılmış.1946 yılında ilk ateş yakılmış ve bugüne kadar hiç
söndürülmemiş.
Saraybosna Sonsuz Ateş |
Cadde
boyunca ilerlerken tekrar başçarşı taraflarına geri döndük. Bu şehirde nereye
giderseniz gidin sanki sonu başçarşıya çıkıyor ve bir Ortodoks katedraline
rastladık.
İlginç olan ise katedralin önünde yaşça büyük
amcalar satranç oynuyorlardı.
Bu şehirde emekli amcalar boş
vakitlerini satranç oynayarak değerlendiriyorlarmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder